12 Ağustos 2010 Perşembe

İNSANIN ESFEL-İ SAFİLİN’E GÖNDERİLİŞİ

Cenab-ı Hakk,Lahut aleminde Ruh-u Kudsi’yi en güzel şekilde (Ahsen-i takvim) üzere yarattı.Sonra; Hak meclisinin kudretli padişahı yakınlık ve ünsiyetinin artması maksadı ile insanı katından Aşağıların aşağısına (esfel-i safiline) gönderilmeyi dilemiştir.Ve önce Tevhid tohumu ile Ceberut alemine indirmiştir.Orda Tevhid tohumu bırakılırken nuraniyyeti emanete alıp gizlenmiş ve insana o alemin kisvesi giydirilmiştir.
Bu tevhid tohumu orada yeşermeye terkedilmiş ve sonra insan sıra ile melekut ve mülk alemlerine İndirilmiştir.
Bu alemlere inişinde zırh mahiyetinde o alemin özelliğine göre yoğun organik bedenle takviye edilmiştir.Mülk aleminin bu yoğun bedeni yakmaması için de kendi benliğine has Cenab-ı Hakk’ın Yarattığı kisve giydirilmiştir.
İnsan ruhuna ceberut alemine inişinde kazandığı özellik dolayısıyla ruh-u sultani melekuti aleme geçişinde kazandığı özellik dolayısıyla ruh-u revani mülk alemine inişinde kazandığı özellik dolayısıyla ruh-u cismani denir.
En alta (esfele)indirilmesinden maksad,yakınlığın kalb ve kalıbda artmasını sağlamak ve böylece derece kazandırmaktadır.

Ve kalb tarlasına ekilen tevhid tohumunun yeşertilerek tevhid ağacını geliştirmekdir ki bu ağacın kökü sır havasındandır.Allahü Teala’nın rızası için verdiği meyve ise tevhid meyvesidir.

İnsan ruhunun gelişmesi kalb tarlasında şeriat ağacının büyümesi ile çeşitli derecelerde oluşan meyvelere benzer.Bu sebeble Cenab-ı Hakk bütün ruhlara bedenlerine girme emri vermiş ve alemdeki durumuna uygun olacak şekilde bedenlerde her ruh için özel bir yer ayırmıştır.

Ruh-u cismaninin beden ülkesindeki konumu et ve kan arasındadır.ruh-u revandaki yeri kalbdir.Ruh-u sultaninin yeri fuad denilen kalbin özü noktasındadır.Ruh-u kudsinin yeri ise sır noktasıdır.

Bu tabirler insanın seyr-i sulukunda ulaştığı derecelere verilen manevi isimlerdir ve mecazidir.Beden ülkesinde insan ruhunun barındığı yerler dükkanlar ve ticari konaklardır.

Bu konakların her birinde insan ruhu (ahiret için) ticaret yapar ve her birinde bitmeyen kazançlar elde eder.Allahü Teala onlar hakkında şöyle buyuruyor:

“… kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık sadaka ve zekat verenler bol ve bereketli kar ümid ederler.”(Fatır:29)

Her insan ruhunun beden konaklarındaki bu dükkanlardan nasıl faydalanacağını ve ticaretinden ne kazandıklarını izlemelidir.Çünkü bu kazançlarını bir gün madalya gibi boynunda asılı bulacaktır.

Nitekim ayet-i kerimelerde şöyle buyurulur:

“(insan) bilmiyor mu ki kabirlerden çıkarıldığı göğüslerde bulunanların (iyilik ve kötülüklerin)derlenip toparlan(ıp ortaya çıkarıl)dığı (zaman)..”(Adiyat 9– 10 )

“Her insanın amel kuşunu (tairini) boynuna astık.Kıyamet gününde onun için bir de kitap çıkarırız ki,(hazır) açılmış olarak (kazanç defterini) (elinde)bulacak.”(İsra:13)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...