14 Temmuz 2008 Pazartesi

istanbulu dinliyorum gözlerim kapalı

İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıÖnce hafiften bir rüzgar esiyor;Yavaş yavaş sallanıyorYapraklar, ağaçlarda;Uzaklarda, çok uzaklarda,Sucuların hiç durmayan çıngıraklarıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Kuşlar geçiyor, derken;Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.Ağlar çekiliyor dalyanlarda;Bir kadının suya değiyor ayakları;İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Serin serin KapalıçarşıCıvıl cıvıl MahmutpaşaGüvercin dolu avlularÇekiç sesleri geliyor doklardanGüzelim bahar rüzgarında ter kokuları;İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Başımda eski alemlerin sarhoşluğuLoş kayıkhaneleriyle bir yalı;Dinmiş lodosların uğultusu içindeİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Bir yosma geçiyor kaldırımdan;Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.Birşey düşüyor elinden yere;Bir gül olmalı;İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasındanKalbinin vuruşundan anlıyorum;İstanbul'u dinliyorum.
Orhan Veli KANIK

5 Temmuz 2008 Cumartesi

hak bir gönül verdi bana



Hak bir gönül verdi banaHa demeden hayrân olurBir dem gelir şâdân olurBir dem gelir giryân olurBir dem sanasın kış gibiŞol zemheri olmuş gibiBir dem beşâretden doğarHoş bağ ile bostân olurBir dem gelir söyleyemezBir sözü şerh eyleyemezBir dem dilinden dür dökerDertlilere dermân olurBir dem çıkar arş üzereBir dem iner taht-es-serâBir dem sanasın katredirBir dem taşar ummân olurBir dem cehâletde kalırHiç nesneyi bilmez olurBir dem dalar hikmetlereCâlînus u Lokmân olurBir dem dev olur yâ periVîrâneler olur yeriBir dem uçar Belkîs ileSultân-ı ins ü cân olurBir dem varır mescidlereYüz sürer anda yerlereBir dem varır deyre girerİncil okur ruhbân olurBir dem gelir Îsâ gibiÖlmüşleri diri kılarBir dem girer kibr evineFir'avn ile Hâmân olurBir dem döner Cebrâil'eRahmet saçar her mahfileBir dem gelir gümrâh olurMiskin Yunus hayrân olurYunus Emre

29 Haziran 2008 Pazar

adıaşk

Cihanı hiçe saymaktır adı aşk, Döküp varlığı gitmektir adı aşk... Elinde sükkeri ayruğa sunup, Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk... Bela yağmur gibi gökten yağarsa Başını ona tutmaktır adı aşk... Bu alem sanki oddan bir denizdir Ana kendini atmaktır adı aşk... Var Eşrefoğlu Rumi bil hakikat Vücudu fani etmektir adı aşk Eşrefoğlu Rumi sükker: şeker ayruğ: başkaları agu: zehir

eşrefoğlurumi

Nasib İse Gelir Hind'den Yemenden

Nasib İse Gelir Hind'den Yemenden
"Kısmetinde varsa, kaşığında çıkar" deyiminin benzeri bir deyim.
Bilindiği gibi Semarkant, Orta Asya'da kurulmuş ünlü bir Türk şehri idi. Adının Semerkant oluşu da, söylentiye göre bu şehirde semercilik sanatının üstün nitelikte yapılmasıydı.Uzak yola gidecek olan bir kervancı bir gün, şehrin ünlü semer ustalarından birinin dükkânına gider. Usta namaz kılmak üzere camiye gittiğinden, dükkanda genç bir çırak bulunmaktadır. Kervancı, uzak yola gideceğini, develerinden birinin semersiz olduğunu, kaça olursa olsun, hemen iyi bir semer istediğini anlatır.Semerci çırağı hazırda yapılmış iyi bir semer bulunmadığını, sipariş üzerine kervancıya semer yapabileceklerini söyler.Gelgelelim kervancının işi aceledir. Adam bu sırada dükkanın tavanında asılı eski bir semeri görür ve eski de olsa, semeri yenisinin fiyatına satın alacağını, çünkü devenin boş gitmesini istemediğini söyler.Çırak, kârlı bir satış yaptığını düşünerek, eski semeri kervancıya verir.Gelgelelim, göğsünü kabartarak anlattığı bu alış veriş yaşlı ustayı hiç sevindirmez. Meğer adamcağız, kırk yıldır kazandığı paralardan artırdıklarını, bu eski semerin içinde saklarmış.Zavallı çırak, çok üzülür, Semeri aramak için yollara düşer. Ustanın:"Oğul gel gitme beyhude, Semerkanta, Buharaya Bulur elbet seni bir gün, nasip araya araya." demesine aldırmaz, semerin arkasında bir kaç ay dolaşır, sonunda bulamadan geri döner.Ustası, çırağın geldiğine sevinir, onu teselli eder ve şunları söyler.Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den nasip değil ise, ne gelir elden?Altı ay kadar sonra, bir gün kervancı dükkana gelir çırak, adamı hemen tanır. Ustasına da söyler. Kervancı der ki:-Oğul, bu semeri senden alıp gittim ama, aklıma takıldı, ustasının haberi olmadan çocuk bunu sattı ya ustası gelince kızar, darılırsa? diye üzüldüm. Alın semeri aynen geri veriyorum, bana yeni bir semer yapın. alıntı