7 Haziran 2012 Perşembe

gönül

GÖNÜL

KALP VÜCUDUN BİR PARÇASIDIR FAKAT GÖNÜL KALBİN 70 PERDE İÇİNDEDİR KUL İLE ALLAHcc ARASINDA 70 BİN PERDE VARDIR KALP İLE GÖNÜL ARASINDADA 70 BİN PERDE VARDIR ALLAH NURDUR İNSANLAR GÖNÜLÜNDE ALLAHI YAŞATTIMI O GÖNÜLDE NURDUR Hz. Pir Sırrı Sultan Ahmedi Devran (k.s) HZ YUNUS ŞÖYLE DEVAM EDER "
"Hakk'a giden yolu gönlü içinde
Göremez ol anı yaddır ilinde.

Unat gör Hakk yolu gönülde sırdır
Bu cümle hâslar gönülde birdir.

Şular kim ol gönülden taşra kala
Nasibin aldırır ayruk ne ala.

Gönül an bilir gönül haberin
Kamu' gönüllerin içinde varın."(8)

Bütün gönüllerin içinde aynı öz olan "iman" olduğu için, gönülden gönüle yollar vardır. İnsanların anlaşmaları söz ile olur. Oluşu sürükleyen, en güzel şeyleri yaratan sevgi buradan kaynaklanır. Bu bağlantıyı Yunus şöyle ifade ediyor:

"El kalb ü min-el-kalb-i rezvenûn sorun nedir?
Her gönülden gönüle rast doğru yol değil mi?"(132)

Gönül, ezelî vatandan, Allah katından gelmiştir ve hep oraya özlem duyar, oraya gitmek ister. Burada gariplik duyar, âvâre âvâre dolaşır, gördüğü bütün nesnelerden kendine yardım etmesini ister.

"Daşdın yine deli gönül, sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım, yollarımı bağlar mısın?

Nidem elim ermez yâre, bulunmaz derdime çâre
Oldum ilimden âvâre, beni bunda bağlar mısın?

Harâmi gibi yoluma aykırı inen karlı dağ
Ben yârimden ayrı düştüm, sen yolumu bağlar mısın?

Karlı dağların başında salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın?"(190)

Yunus'un varlığındaki en yüce makam gönlüdür; gönlünün asıl vatanı olan Allah katından ayrılması, onda büyük bir rahatsızlık yaratmaktadır.

"Bir nazarda kalmayalım, gel dosta gidelim gönül
Hasret ile ölmeyelim, gel Dosta gidelim gönül."

diye başlayan şiirinde, can bedeni terketmeden, oraya düşman girmeden, yol için hazırlık yaparak, ili-şehri terkedip şeyh katındaki durağa ve oradan da asıl vatana gitmek ister.

"Bu dünyaya kalmayalım, fânidir aldanmayalım
Bir iken ayrılmayalım, gel Dosta gidelim gönül."(173)

Allah, Yunus için tek Dosttur; Allah katı Dost ilidir. Bu dünyada insanın tek kılavuzu gönüldür. Ona kılavuz edinen arzu ve hevadan geçer, öne-sona bakmaz. Bu nedenle ölüm anı gelmeden canı uyarmalı, Hz. Muhammed'in deyişiyle "ölmeden ölmelidir". Yunus, bu gerçeği şöyle şiirleştiriyor:

"Ölüm haberi gelmeden, ecel yakamız almadan
Azrâil hamle kılmadan gel Dosta gidelim gönül.

Gerçek erene varalım, Hakk'ın haberin soralım
Yunus Emre'yi alalum, gel Dosta gidelim gönül."(173)

Tanrıya gitmek isteyene, Tanrı "Hamza'ca kuvvet" verir. O zaman insan bütünleşir, bir büyük kuvvet olur.

"Gönlüm cânım, aklım, bilim senin ile karâr eder
Can kanadı açık gerek uçuban Dosta gitmeğe."(38)

Dosta gitmeye niyetlenen kişi için, Cennet ve Cehennem'i bile bu yolda kendini engellemeye çalışan bir tuzak olarak görür ve önem vermez.

"Tutulmadı Yunus cânı, geçti Tamu'dan Uçmağı
Yola düşüp Dosta gider, ol aslına uyakmağa."(38)

Yunus'un bedeni bu dünyadandır; burayı sever, burayı ister. Ama gönlü başka bir vatandandır ve vatan hasreti ile tutuşur. Kendi öz vatanına doğru sefer eyleyip bir kere Hakk'ın yüzünü gören gönül, artık bu dünyadaki hiçbir şey ile oyalanmamakta, Yunus'u tekredip gitmektedir. Bu durumdan şöyle şikayet eder Yunus:

"Nidem ben bu gönül ile, benim ile bir dem durmaz
Ma'şuk yüzün gördü meğer, öğütleyip öğüt almaz.

Tanrı için, ey ulular, gönlüm bana buluverin
Vardı, dost ile buluştu, buna geri boyun vermez.

Bunun gibi gönül ile nice dirlik edebilem
Bıraktı yabana beni, bir dem gelip halim sormaz.

Gönül bana yoldaş iken zühd ü taat kılarıdım
Yıkıldı bu tertiplerim, gönülsüzüm, elim ermez.
...
Eydür isem eyâ gönül hani fariza ya sünnet
Eydür yok teşvişi ko ya bu seviye amel sığmaz.
...
Gönlüm dahi, canım dahi, el-bir etti şol ikisi
Yüzbin Yunus'tan feragat, Dost yüzünden gözün ermez."(69)

Allah ile buluşan gönül, artık Yunus'un geride kalan, "yabanda kalan" varlığı ile hiç ilgilenmez, onu "Hakk'ı görmez" olarak niteleyip hiç değer vermez, nefisten gelen her türlü çekici sözlere kulağı tıkalıdır.

"Aldı benim gönlümü n'olduğum bilemezem
Yavı kıldım ben beni isteyip bulamazam.

Gönülsüz girdim yola halimden gelmez dile
Bir dem derdim demeye, bir dertli bulamazam."(93)

Yunus kime şikayet etsin ki, onun gönlünü alan Allah'tır. O da onun aşkıyla iyice esrimiş, kendinden geçmiş, hattâ bu esriklik içinde "Ene'l-Hakk" demine gelmiştir.

"Bu benim gönlüm alan doludur cümle âlem
Kancaru bakar isem onsuz yer göremezem."(93)

Yunus için, kendi varlığındaki ve insanların içindeki en değerli şey gönüldür. Çünkü orası inanmanın merkezi, insanda Allah'a giden yolun başlangıcı, hattâ inanmış kullarda Allah'ın insanın içine doldurduğu bir kaynaktır.

"Gönül mü yeğ Ka'be mi yeğ, ayıt bana akl' eren
Gönül yeğdirir zîra kim, gönüldedir dost durağı.

Bin kez hacca vardın ise, bin kez gaza kıldın ise
Bir kez gönül kırdın ise, gerekse var yollar doku." (135)

Bedenler geçicidir, gönüller ise yaşamaya devam eder. Bâki kalan ve Hakk katına giden, onunla tanış olan gönüldür. Gönül yıkan kişinin diğer bütün emeklerinin boş olduğunu Yunus çeşitli şiirlerinde anlatır:

"Ak sakallı pir koca, bilinmez hali nice
Emek yemesin hacca, bir gönül yıkar ise.

Gönül Çalab'ın tahtı, gönüle Çalap baktı
İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise."(119)

Gene başka bir şiirinde, en yoğun ve meşakkatli ibadetlerden daha iyi olanın, bir gönüle girmek, bir gönül yapmak olduğunu anlatır:

"Yunus Emre der Hoca, gerekse var bin hacca
Hepisinden eyice bir gönüle girmektir."(163)

Önemli olan, Allah yoluna girip iyilikler etmek, güzel konuşmak, "alçakta durmak"tır. Bunların zıddını yaparak bir yere varmak mümkün değildir.

"Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi elin yüzün yumaz değil."(176)

Bütün kulların bu dünyadaki davranışlarını düzenleyen "büyük" öte-dünya armağanı Cennet'e ulaşma da, iyilik yapmaya ve gönülleri hoş tutmaya bağlıdır.

"Uçmak Uçmak dediğin, kulları yeltediğin
Uçmağın sermayesi bir gönül etmek gerek."(171) İnsan, duyu organlarının "dış algı"larına göre değil, onların içte iyi bir şekilde değerlendirmelerine göre davranmalıdır. Hattâ bilgili ve inanan bir insanın duyu organlarının algıları da değişik ve gerçeğin esas anlamına daha yakın olur. Olgun insan, dış duyu organları iç duyu organlarının kontrolünde olan, çevresindeki olayları özellikle gönül gözü, gönül kulağı ile algılayan insandır.

"Yunus, imdi sen Hakk'a er, dün ü gün gönlün Hakk'a ver
Gönül gözü görmeyince hiç baş gözü görmeyiser."(47)

Ama insanda gönül gözünün görmesi, can kulağının duyması en son mertebe değildir. Gönül bir kez Hakk yüzünü görünce insanı âşık eder, öyle davranışlar gösterir ki, insan deli olur. Gönül onu bırakmış, Hakk'a, Dost'a gitmiştir ve Yunus artık gönülsüzdür.

"Aldı benim gönlümü, n'olduğum bilemezem
Yavı kıldım ben beni, isteyip bulamazam.

Gönülsüz girdim yola, helimden gelmez dile
Bir dem derdim demeye bir dertli bulamazam."(93)

"Gönül nice dolana, ma'şukun bulmayınca
Kimse âşık mı olur gönülsüz kalmayınca."(118)

İnsan bu dünyada âdeta zincirlidir. Ama, eğer başka bir vatandan geldiğini anlarsa artık kendi birliğinin, gerçek birliğinin farkına varır. Eski varlığını harap edip yeni bir varlık kurar. Artık gönlün yeni bir seferi başlamıştır.

"Düşt' önüme hubbu'l-vatan, gidem hey Dost deyü deyü
Anda varan kalır heman, kalam hey Dost deyü deyü." (205) Gönül sevgi yeridir, içinde sevgi olmayan gönüller bir taşa benzer. Aşk gönlü yakar, yumuşatır, muma döndürür. Ama bu aşkı doğru seçmek gerekir. Eğer gönüle dünya sevgisi doldurulursa "Dost sevgisi"nin oraya girmesi zor olur. Oysa dünya da, dünya sevgisi de geçicidir; ebedî olan Hakk sevgisi, Dost sevgisidir.

"Dünyayı bırak elden, dünya geçmez bu yoldan
İki aşk bir gönülden asla geçmez bu haber.

Ya sevgil dünya tutgıl ya sevgil yol iletgil
İki da'va bir ma'na bu yolda sığmaz derler."(56)

Nedir bu yol? Bu, gönlün içinden Allah'a giden yoldur.

"Gir gönüle bul ordadır, benliğin defterini dür
Ol has gevher bil ordadır, sanma kim ol ummandadır."(56)

Yunus gönlünde bu zorlu sefere çıkmıştır. Ama bedeni hep bu dünyaya bağlı kalmakta, gönlü Hakk ile tanış olduktan sonra hep ona gitmeyi dilemektedir. Yunus, bu çekişmede gönlü tutmuş, Hakk'a âşık olmuş, gönlünde defalarca sefer etmiştir.

"Gönül usanmadın sen bu seferden
Çalabım saklasın seni haterden."(187)

Gönüle Allah aşkı düştükten sonra artık büyük çoşku başlamıştır. Dost yüzünü gösterdikten, her şeyin Dostun tecellisi olduğu görüldükten sonra insan şaşırır kalır. Yunus böyle yaşayışı, bulutlu havadaki görüşe benzetir. Gerçeği bir an apaçık görür, bir an hafif bulutlu. Ama hep gerçeğin özünde yaşamaktadır.

"Nitekim bu gönlüm evi aşk elinden taşagelir
Nice yüksek yürür isem, aşk başımdan aşagelir.

Ol dost ile benim işim bulut ile güneşleyin
Bir dem hicabı sürülür, bir dem hicap başa gelir."(163)

Ama âşık artık bu dünyadan vazgeçer. Gerçekliğin tadına varan, bu dünyadaki varlık ve oluşları çok değersiz görür. Aşka düşen gönül, insana devamlı bu dünyayı bırakması, candan vazgeçmesi yolunda öğüt verir.

"Benim garip gönlüm aşktan usanmaz
Varır aşka düşer, hiç bana dönmez.

Döner gönlüm bana öğüt verir hoş
Âşık olan gönül aşktan usanmaz."(165)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...