6 Kasım 2010 Cumartesi

Hz.İnsan / Dücane Cündioğlu











Aptallar cennetinde mutlu olmayı beceremediğim için mi kınanacağım?






-----------------------------------------------------------------






Nuh gemisine almadı beni; tektim çünkü. Elendim ve elenişin sırrını sulara gömdüm. Sahilsizdim. Hakikat gibi. Hakikat de sahilsizdi. Benim gibi. Bir türlü göremedi dünya, ben bir hakikat idim.






-----------------------------------------------------------------






Kimse kendi gölgesinin dışına sıçrayamaz.






-----------------------------------------------------------------






Zâhirde bâtını, zanda ilmi teşhis etmek, gölgede ışığı, alacalıda beyazı bulmaya çalışmak gibidir. Hakk'ı hakla, ilmi ilimle bilmelidir. Leğende mehtabı seyredenler, başlarını kaldırıp gözlerini sevgilinin güzel yüzüne çevirmeyi bilmeyenlerdir.






-----------------------------------------------------------------






Ey talip. görüşünden, bilişinden değil; görüşünde, bilişinde ısrar etmekten utan! Sen aklınsıra kavradığını zannediyorsun. Oysa kavranan sensin, farkında değilsin.






-----------------------------------------------------------------






Aşağıda olmak başka, aşağıda görünmek daha başka! Kişi önce yukarıya çıkmalı, çıkmak için gayret etmeli, nereyse ora, çıktıktan sonra diğer insanların karşısında yukarıda değil de aşağıda imiş gibi davranmalıdır. Öyle ya, ne kadar yukarı çıkarsanız çıkınız, hep çıkamadığınız bir üst kat kalacaktır. Tevazu göstermek başka, tevazu gösterisinde bulunmak daha başka! Böylelerine verilmiş cevaplardan biri şudur: "Beyefendi! Siz tevazu gösterecek kadar büyük değilsiniz!"






-----------------------------------------------------------------






Akıl, akıl dairesi içinde dolaşacaklar için destek, onun üzerine çıkmayı talep edenler içinse köstektir. Aklı terk etmedikçe aklın sınırlarını terk edemezsiniz.






-----------------------------------------------------------------






Her aşıkta belki "yanma kuvvesi" bulunur amma "yanma istidadı" bulunmaz.






-----------------------------------------------------------------






Fiil değildir aşk, infialdir. Tercih değil, zarurettir. Kuvve değil, fiil değil, bizatihi istidaddır. Hal böyleyken, yanmakta olanı, bile isteye yananı, yanmayı itiyat haline getirmiş bulunanı kim ateşle korkutabilir? Yeter ki ateş sönmesi istemesin! Yeter ki yakıcı olan yakmaktan vazgeçmesin!






-----------------------------------------------------------------






Kalbin secdesi, âzâların secdesi gibi değildir. İnsanın âzâları, yüzü ve elleri secdeye gider. Burası açık. Fakat âzâlar secdeye gittiği gibi secdeden gelir de. Yani insan ne kadar secdeye kapanıyorsa, o kadar da secdeden kalkar. Kalkamayacak olduğunu bilen kaç kişi secdeye gider? Âzâlar kalkabildikleri sürece secdeye kapanırlar. Kalp ise kalkmamak için ve kalkmamak niyetiyle secde eder. Bir kere secdeye kapanmaya görsün, bir daha kalkmaz, kalkmayı istemez, beceremez de zaten. Ey talip, asıl marifet kalbin secdesidir; âzâların secdesinden maksat da kalbi secdeye davettir. Secde hiç olmaktır, hiçleşmektir. Hiçleşmek ise, bir daha asla kalkamayacağın bir biçimde yüz sürmektir toprağa! Sen bu secdenin izini, alınlarda değil kalplerde ara! Şayet bir kalpte bu türden bir secdenin izini buluyorsa, hiç tereddüt etme, yüz süreceğin toprağı bulmuşsun demektir. O haldeyken bırak kalbin o kalbe secde etsin!






-----------------------------------------------------------------






Kişi kendine sahip olmadan kendi dışındaki şeylere sahip olabilir mi?






-----------------------------------------------------------------






Bilmediğimizi nasıl bilebiliriz? Bilmediğimizi bildiğimizden nasıl emin olabiliriz? Şaşmakla elbette. Şaşan ve şaşıran kişi, bilmediğini bilen kişidir. Bilirse kişi şaşmaz, zira bilen kişi şaşmaz.






-----------------------------------------------------------------






Hakikat satırlarda değil sâdırlardadır.






-----------------------------------------------------------------






Susmak, hiç konuşmamak demek değildir, bilakis susmak başkalarıyla konuşmamak demektir. Başkalarıyla konuşmamaya ihtiyaç duyarlardı büyüklerimiz, bir tek kendileriyle konuşabilmek için, kendi kendilerini konuşabilmek için, kendilerini kendilerini muhatap kılabilmek için.






-----------------------------------------------------------------






Hiçbir bitki bitkileşmez, hiçbir hayvan hayvanlaşmaz; lakin insan insanlaşır; zira ancak insan, kendi mertebesine ait yetileri ve yetenekleri gerçekleştirdikçe, geliştirdikçe insan olur. Dolayısıyla insanlık olan/olunan bir şeydir.






-----------------------------------------------------------------






Bir düşünelim bakalım, kaçımız baktığımızda denizdeki damlacıkları görüyoruz. Deniz, damlacıklarının görünmesine izin vermez. Deniz başkalarını değil, asıl damlacıklarını boğar, seve isteye onları yokluğa boğar. Bilmeyen ne bilsin, bilmeyen bir türlü damlacıktaki denizi, denizdeki damlacığı görmeyi başaramaz.






-----------------------------------------------------------------






İnsan bildikçe ıstırabı artar. Izdırab veren sorudur, cevap değil. Cevaplar yatıştırır, sorular kışkırtır. Cevap ehli, sorunun cevabını ellerinde bulunduranlar değil, sorunun sorulmasını engelleyenlerdir; akılları sıra böyle yapmakla ıstırapın duyulmasına mani olacaklarını sanırlar. Oysa onlar ıstırapsız değildir; ıstırapları vardır ve derindir. Fark şurada ki; ıstıraplarının yanısıra, ıstıraplarının duyulmasını engelleyecek müsekkinleri de vardır; yani sahte cevapları.






-----------------------------------------------------------------






Kişi sahip olmadığı şeyi terk edemez!






-----------------------------------------------------------------






Bir kimse boşa, hatta boşuboşuna konuşabilir fakat boşu konuşamaz.






-----------------------------------------------------------------






Günümüz insanı sadece bilmiyor diyemeyiz, o artık bilmeyi de istemiyor. Hal böyle olunca, bu isteksiz insan, bilmediğini bilmek ister mi? Asla! Bu insan tipi o denli isteksiz ki bilmeyi istemediği için, bilmediğini bilmeyi de istemiyor. Çünkü bilmeyi isteseydi şayet, bilmediğini bilmeyi de isterdi. Bilmeyi istemeyen, bilmediğini bilmeyi niçin istesin ki?






-----------------------------------------------------------------






Çamura bulanmayanın arınmak için çabalamasının ne anlamı olabilir ki? Ey talip, unutma ki kirlenmemek kirden münezzeh olanlara, arınmak ise yazgısı kirlenmek olanlara özgüdür. Demek ki sen kirlenmemekle değil, arınmakla mükellefsin!






2 yorum:

  1. Dücane Cündüoğlu'nu malesef yeni keşfettim.Bu kitabındanda haberdar değildim.Elimdeki kitapları bitirince inşallah bilgilerinden nasiplenirim...

    Selamlar

    YanıtlaSil
  2. www.hepimizaileyiz.com

    YanıtlaSil

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...