27 Nisan 2013 Cumartesi

türkiyeye dev......

Türkiye’ye Dev Kazık

İçler acısı bir hikâyedir. Bugün yerli otomobil üretip üretemeyeceği tartışılan Türkiye, 1927 yılında uçak yapıyordu. Bu üretim, 1952 yılına kadar devam etti. Ayrıca, sadece üretilmekle kalmadı; Türkiye, Batılı pek çok ülkeye de uçak sattı. Sonra bir anda kesildi. Uçak üretimi yapılan binaların kapısına kilit vuruldu. Yoğurt ve peynir üretim tesislerine dönüştürüldü. Çünkü, Marshall Yardımı geldi! ABD, “Ben size zaten veriyorum, ne gereği var, üretmeyin” dedi. Bunu da kara kaşımıza, kara gözümüze hayran olduğu için yapmadı. Eski malı satmanın en iyi yolunun hibe olduğunu bildiğinden yaptı. Sonra da her verdiği malı Türkiye’nin hanesine borç olarak yazdı. Yetmedi, bitmedi, bu kadarla da kalmadı. Hem borçlandık, hem de yedek parçaydı, bakımdı, derken hibe edildiği söylenen o uçakları her 10 yılda bir yeniden satın aldık. Kelimenin tam anlamı ile iğfal edildik!
Marshall Yardımı oyununa gelmeseydik. Ekibimizi dağıtıp, tesislerimizi kapatmasaydık. Uçak üretimine devam etseydik. Acaba ne olurdu? Hiç şüphe yok ki çok farklı olurdu. Hem de pek çok insanımızın tahmin dahi edemeyeceği ölçüde farklı olurdu! Üstelik, bunu ben söylemiyorum; konunun uzmanları öyle diyor. Türk Hava Kurumu Başkanı Osman Yıldırım’ın yaptığı değerlendirme, hepimizi isyan ettirecek cinsten: Eğer yerli uçak üretimimiz kesintiye uğramasaydı, Türkiye uçak üretiminden vazgeçmeseydi ve doğru adımlar atsaydı, bugün dünya deviydik. Airbus ya da Boeing ayarında uçaklar, Skorsky ayarında da helikopterler üretiyorduk. Bu değerlendirme hiç de abartılı değil. Çünkü, ABD’nin 1980′li yıllarda yaptığı teknoloji harikası denilen Hayalet Uçakların ilk benzerini onlardan 40 yıl önce Türkkuşu’nda biz ürettik. Her türlü denemesini yaptık ve uçurduk.
Havacılık konusunda bugün de kötü durumda ve geri olduğumuz söylenemez. Üretim yapmasak bile bu konuda ciddi birikim ve kabiliyet kazandık. Hava Kuvvelerimizin Eskişehir’deki ikmal merkezinin motor bölümü, dünyada ilk üç arasında. F-16′lar dahil her türlü uçağın motor bakımları burada yapılabiliyor. Kazandığımız birikimi kullanabilsek, havacılık alanında önemli sıçramalar yapmamız işten bile değil. İşte bugün Türk Hava Kurumu bunu yapıyor. 100′ün üzerindeki uçak ve helikopterine 17 tane daha ekledi. Isparta’da Boeing ve Airbus uçakları için yeni bir bakım merkezi kurdu. Burası yakında Avrupa’nın uçak bakım merkezi haline gelecek. Boeing’le bir anlaşma yapıldı. Dünyanın ikinci pilot yetiştirme merkezi Dalaman’da kuruluyor. THK Havacılık ve Uzay Üniversitesi, İzmir ve İstanbul’da Hava Ulaştırma Fakültesi ve Pilotaj Eğitimi bölümleri açıyor. Ankara ve Çorlu’da helikopter bakım merkezleri oluşturuluyor. 2014′te de yerli uçak üretimimiz başlıyor.
Boeing’in yaptığı araştırmaya göre, önümüzdeki on yıllık sürede dünyada 450 bin pilot ile 1 milyon 200 bin teknisyen, kule ve kabin görevlisi ihtiyacı ortaya çıkacak. THK da bugün Havacılık ve Uzay Üniversitesi ile bu pastadan en büyük payı kapmaya hazırlanıyor. THK Başkanı Osman Yıldırım’ın hedefi: “Türkiye’yi, Dünyanın havacılık eğitim ve bakım merkezlerinden biri haline getirmek.” Bu da milyonlarca dolar gelir ve binlerce istihdam imkanı demek. THK Başkanı Osman Yıldırım ile THK Havacılık ve Uzay Üniversitesi Rektörü Prof. Ünsal Ban, Türkiye’nin kaybettiği açığı kapatmaya çalışıyor. Sessiz, gürültüsüz; fakat büyük ve akılcı projelerin altına imza atıyor. Kutlamak lazım.
(Emin Pazarcı, Nisan 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...