27 Temmuz 2012 Cuma

Oruç Nefs Terbiyesidir...CUMAMIZ MÜBAREK OLSUN

Allah için susamak, Allah için acıkmak...
Rabbim sağlık vermiş elhamdülillah!
Ne güzel sıcak günlerde oruç tutmak!
Benim yangınım Kevser Havuzunda son bulacak...(inşaallah)
Abdullah İbn-i Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Resulullah(s.a.v.) ile birlikte çıkmıştık. Biz gençtik ve evlenme imkânımız yoktu. Resûl-i Ekrem Efendimiz(s.a.v.)şöyle buyurdu: `Ey gençler! Evlenmeye imkânı olan evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder. Evlenmeye imkân bulamayan da oruç tutsun. Çünkü oruç cinsel arzuları kırar, azaltır.` (Neseî, Sıyam: 43)
Orucun insana sağladığı önemli bir faydası nefsin istek ve arzularına set çekmeyi öğretmesidir. Bilhassa gençlik çağında, dinçlik zamanında insan, çelikten bir vücudu olduğunu sanıp, dünyada ebedî kalacakmış gibi ona sarılır. Türlü türlü zevki ve lezzeti tatmaya çalışır. Kendisini şefkatle besleyen, terbiye eden Yaratıcısını unutabilir. Ömrünün sonunu, ebedî hayatını düşünmez hale gelebilir. Böylece ahlâkî olmayan davranışların içine girip duygularına hâkim olamaz. Akıl ve mantığını dinlemez; iffetini, şerefini koruyamaz hale gelir.
Zayıflığımızı anlatır oruç
Oruç, insana güçsüzlüğünü, zayıflığını iyice anlatır, ders verir. Böylece nefis, firavunluğunu bırakır, yaratılış istikametinde hareket etmeye çalışır. Ahlâkını, iffetini korur, kendine hâkim olur. İşte nefsin huyundan olan, istediği gibi hareket etme arzusunun karşısına ancak oruçla çıkılabilir. Çünkü, oruç, onun bu hareketini sınırlandırdığı gibi, başıboş olmadığını da her an hatırlatır.
Nefsi mağlup etmek
Kur`ân-ı Kerimde, `Oruç farz kılındı ki, takvaya eresiniz` şeklinde beyan buyurularak, insanın oruç sayesinde nefsine daha iyi hakim olabileceği ve nefsini daha iyi terbiye edebileceği ifade edilir. Elmalı`nın ifade ettiği gibi, `Oruç şehveti kırar, nefsi mağlup eder, azgınlıktan ve kötülükten korur, dünyanın aşağılık lezzetlerini, makam ve üstün çıkma kavgalarını hakir gördürür, kalbin Allah`a teveccühünü arttırır. Ona melekî bir zevk ü safa bahşeder.`
Manevi perhiz
İnsan oruç vasıtasıyla bir çeşit manevî perhiz yapar, Allah`ın emirlerini dinlemeye alışır. Manevî hayatı da zehirlenmekten kurtulur. Çünkü diğer duygular rahat nefes alırlar, vazifelerine güzel çalışırlar. Mide geçici bir açlık yüzünden ağlarken, diğer ulvî duygular adeta bayram ederler.
Yaratılıştan gelen iyilik
İnsanın yaratılışında bulunan iyi duygular, bu şekilde kötü duygulara galip gelir. Nefis de kendisinin asıl mal sahibi olmadığını, aciz bir kul olduğunu idrak eder. Zira oruçlu olan kişi görür ki, Cenab-ı Hakkın izni olmadan en küçük, en basit yiyeceğe elini uzatmaz. Böylece kulluk vazifesini hatırlar, hakiki vazifesi olan şükre gider.
Gençlerin kurtuluşu oruçta
Evet, `Ramazan-ı Şerifteki oruç, en gafillere ve inatçılara, zaafını ve aczini ve fakrını hissettiriyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu ne derece ve şefkate muhtaç olduğunu fark eder kişi. Bu açıdan yüzlerce günahın insanın üzerine geldiği böyle bir zamanda oruç, gençler için en güzel bir çare ve muhkem bir sığınaktır. Arzularına hâkim olmak için en kolay bir yoldur. Bu oruç Ramazan orucu olunca değeri ve önemi daha da artar.
Bedenin zekâtı oruçtur
Ebu Hureyre(r.a.) rivayet ediyor: Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: `Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur.` (İbni Mâce, Sıyam: 44) Zekât sadece maldan verilmez. Allah`ın ihsan ettiği her nimetin kendine göre bir zekâtı vardır. İlmin zekâtı bildiğini başkalarına öğretmek, ömrün zekâtı namaz kılmak, malın zekâtı hakkını vermek, bedenin zekâtı da oruç tutmaktır.
Şükürler olsun Allah`ım
Zekât bir çeşit şükürdür. Oruç ise, `halis, hakiki, büyük ve umumi bir şükrün anahtarı` hükmündedir. Oruç sayesinde mümin, gözle görülür şekilde kendisine verilen nimetlerin kıymetini düşünme fırsatı bulur. Oruç tutan insan, vücudunun da, sahip olduğu nimetlerin de kendi malı olmadığını, istediği zaman yiyip içemeyeceğini anlar. Oruçla onların kendisinde emanet bulunduğunu, hakiki mal sahibinin kim olduğunu idrak eder. Onun emri olmadan yiyemez, içemez. Böylece, gerçek nimet sahibi olan kişi Rabbine teşekkür eder. Nimetlerin doğrudan doğruya Ondan geldiğini bilir. Vücut nimetine karşı teşekkürünü, oruçla karşılar.
Tertemiz bir beden için
Zekâtın bir diğer manası da temizliktir. Maldan verilen zekât onun temizlenmesine, çoğalmasına, bereketlenmesine sebep olduğu gibi, oruç da bedenin maddî ve manevî temizlenmesine, sağlık ve bereketin artmasına sebeptir. Zekât veren insan malını kir ve günah pisliklerinden temizlediği gibi, oruç tutan da vücudunu günahlardan öyle temizlemiş sayılır. Ter temiz bir vücut ve ruha sahip olur.
Efendimiz`in iftar duaları
`Allah`ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana dayandım, Senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Yarının orucuna da niyet ettim, benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.`
Abdullah b. Amr`dan nakille; `Allah`ım, her şeyi kuşatan rahmetinle beni bağışlamanı dilerim.`
Senin rızan için
*Muaz ibni Zühre (r.a.) anlatıyor: Bana ulaştı ki, Resulullah (s.a.v.) iftar ettiği zaman şu duayı okurdu: `Ey Allah`ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum.` (Ebû Dâvud, Savm: 22)
Sevap kesinleşti inşallah
*Mervan ibni Salim, ibni Ömer (r.a.)`dan naklediyor:
Resulullah (s.a.v.) orucunu açınca şöyle derdi: `Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşallah Teâlâ sevap kesinleşti.`
Hadisin râvisi Rezin, duanın baş kısmına `Elhamdülillah` kelimesini ilave etti. (Ebu Dâvud, Savm: 22)
Abdullah ibni Ömer`de (r.a.) iftar vakti şöyle dua ederdi: `Allah`ım, bütün kâinatı kaplayan rahmetinin hakkı için beni affet, günahlarımı bağışla.`

1 yorum:

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...