24 Haziran 2010 Perşembe


Bir kutlu yolculuğun adıdır tasavvuf. İnsanın kendi dünyasını keşfe çıktığı, Yunus’un deyişiyle “kendini bilmek “ilminin adıdır tasavvuf. Hilkatin safiyetine sığınıp rahmet ummanına bir katre olup düşebilmenin çabasıdır.

Yaradan insanı en güzel surette yaratmıştır ve hükmettiği dinle bu güzel suretin öyle pırıl pırıl kalabilmesinin imkanlarını vazetmiştir. Bir özgürlük mücadelesinin adıdır tasavvuf ki, nefsinin kuşatmasından, şeytanın vesvesesinden, şehvetin girdabından kurtulup ahseni takvim suretine yönelişinin kutlu bir muhasebesidir.

İnsan Dağların taşların kabul etmediği bir emaneti yüklenip, dünya imtihan sahnesine çıktığında, fıtratın ilahi sesine kulak verip Kur’an ışığında kalbiyle düşünerek “ey mutmain olmuş nefs, iyi kullarımın arasına gir; cennetime gir” muştusuna koşmanın gayretidir. “Kalpler ancak Alah’ı anmakla tatmin olur” ulvi emir ışığında zikirle arınarak gönül aydınlığında huzura koşmaktır

Bu yolun imamları, Kur’an ve sünnetten bir ışık demetleyerek; ilimle yoğrulup, edep ve sabırla kavrulup, Rahmetullah’a akan birer ırmak yolları döşemişlerdir ki, Beşer olarak insan düştüğü bu yolda hikmetin aydınlığında nuru Muhammed’e dünya dikenlerine batmadan ulaşabilsin. Damarlarımıza zikrullahı zerkederek. gönlümüzü ağırlığından, metalığından, dünyeviliğinden sıyırıp “hiçbir yere sığmayan Yaradan’ın sığacağı” bir makama çevirmenin ulviliğidir tasavvuf.

“ Mümin olduk demeyin islam olduk deyin” buyurur Rabbül Alemin. İmanın ve islamın şartların kabul ederek hepimiz islamız şükürler olsun ve müslüman olarak teslim olmaktan mümin olmaya uzanan yolda sığındığımız kalkanın adıdır tasavvuf. S.Nakip Attas’ın deyişiyle “şeriatın, İhsan makamında uygulanmasıdır” ilahi buyrukları nefsin üzerine hakim kılıp Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etme bilincine ermenin adıdır tasavvuf.

Ruhlar yaradılınca, dünya alemine çıkmadan bir araya toplanarak, Rableriyle yaptıkları sözleşmeye vücut bulduktan sonra vefa gösterebilmesi için, manevi sezgi kanallarının açık tutulabilmenin gayretiyle her an hatırlamanın ve ulvi kalmanın ve yüzü her zaman hakikatine dönük olmanın çabasıdır tasavvuf. Kıldan ince, kılıçtan keskin bir yolda azimle, sabırla, zühtle, takvayla, teslimiyetle yoğrularak “hamdım, piştim....”düstüruna ermenin mutluluğudur tasavvuf.

ALINTIDIR...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...