3 Aralık 2012 Pazartesi

tasavvuf




BİDAYETTE TASAVVUF SUFİ Bİ CAN OLMAYA DERLER
NİHAYETTE GÖNÜL TAHTINDA SULTAN OLMAYA DERLER

"TASAVVUFUN BAŞLANGIC , MADDİ VARLIĞINDAN SIYRILAN VE KENDİNDE BİR VARLIK GÖRMEYEN , KISACA İRADESİNİ HAKKA TESLİM ETMİŞ BİR SUFİ OLABİLMEKTİR. SONU İSE BÜTÜN İLAHİ GÜZELLİKLERİ KAZANARAK GÖNÜL TAHTININ SULTANI OLABİLMEKTİR
 

Tarîkatte ibârettir tasavvuf mahv-ı sûretten

Hakîkatte sarây-ı sırda mihmân olmağa derler

“Tarîkatte tasavvuf; sûretin mahvından ibârettir. Yâni beşerî zaaflardan kurtulmaktır. Hakîkat olarak ise, ilâhî sır sarayının misafiri olmaktır.”

Bu âb u kil libâsından tasavvuf ârî olmaktır

Tasavvuf cism-i sâfî nûr-i Yezdân olmağa derler

“Tasavvuf, toprak ve sudan ibaret fânî elbiselerden/kafeslerden kurtulmaktır. Böylece tertemiz bir varlık olarak Allâh Teâlâ’nın nûru hâline gelebilmektir.”

Tasavvuf lem’ayı envâr-ı mutlaktan uyarmaktır

Tasavvuf âteş-i aşk ile sûzân olmağa derler.

“Tasavvuf, (gönül mumunun) ışığını, ilâhî nurlarla tutuşturmaktır. Çünkü tasavvuf aşk ateşi ile tutuşmaya derler.”

Tasavvufta şerâit nâme-i hestîyi dürmektir

Tasavvuf ehl-i şer’ u ehl-i îmân olmağa derler

“Tasavvufta esas olan, varlık kitabını dürmek, benlikten sıyrılmaktır. Asıl tasavvuf, şeriat ehli ve hakîkî îmân sahibi olmaktır.”

Tasavvuf ârif olmaktır hakîmen âdetullâha

Tasavvuf cümle ehl-i derde dermân olmağa derler

“Tasavvuf, ilâhî sır, tecellî ve irâdenin hikmetlerini bilmektir; ârifliktir. Yine tasavvuf, bütün dert sahiplerine derman olmaktır.”

Tasavvuf ten tılısmın ism miftâhıyla açmaktır

Tasavvuf bu imâret külli vîrân olmağa derler

“Tasavvuf, bu beden tılsımını isim anahtarı (Allâh ismi) ile çözmektir. Yine tasavvuf, bu fânî imâreti tamamen yok etmektir.”

Tasavvuf sûfî kâli hâle tebdil eylemektir bil

Dahî her söz ki söyler âb-ı hayvân olmağa derler

“Bilesin ki tasavvuf, sûfînin sözünü (ve bilgisini) hâle dönüştürmektir. Bu, bir bakıma onun her sözünün bir âb-ı hayât (ölümsüzlük iksiri) olmasıdır.”

Tasavvuf ilm-i ta‘bîrât u te’vîlâtı bilmektir

Tasavvuf can evinde sırr-ı Sübhân olmağa derler

“Tasavvuf, büyük bir derinlik kazanarak tâbîr ve te’vîl ilimlerine vâkıf olmak ve böylece insan, kâinât, Kur’ân ve sünnetteki ilâhî sırları idrâk etmektir. Yine tasavvuf, can evinde Allâh’ın bir sırrı olabilmektir.”

Tasavvuf hayret-i kübrâda mest ü vâlih olmaktır

Tasavvuf Hakk’ın esrârında hayrân olmağa derler

“Tasavvuf, Hakk’ın azamet, kudret ve güzelliği karşısında büyük bir hayret ve dehşet içinde olarak hem sarhoş hem de uyanık olmaktır. Çünkü tasavvuf, Hakk’ın sonsuz sırlarına hayranlıktır.”

Tasavvuf kalb evinden mâsivâllâhı gidermektir

Tasavvuf kalb-i mümin arş-ı Rahmân olmağa derler

“Tasavvuf, gönül sarayından Allâh’tan başka her şeyi çıkarmaktır. Çünkü tasavvuf, mümin bir kalbin Allâh’ın arşı olması demektir.”

Tasavvuf her nefeste şarka vü garba erişmektir

Tasavvuf bu kamu halka nigehbân olmağa derler

“Tasavvuf, her nefeste doğuya ve batıya erişmek, yâni oralardaki ehl-i îmânı düşünmek, onların sevinç ve kederlerine ortak olmak; ihtiyaç sahiplerine hizmet etmektir. Yine tasavvuf, bütün halkı görüp gözetmeye çalışmaktır.”

Tasavvuf cümle zerrât-ı cihanda Hakk’ı görmektir

Tasavvuf gün gibi kevne nümâyân olmağa derler

“Tasavvuf, cihanın bütün zerrelerinde Hakk’ı müşâhede etmektir. Böylece tasavvuf, âlemlere güneş gibi olmaktır.”

Tasavvuf anlamaktır yetmiş iki milletin dilin

Tasavvuf âlem-i akla Süleymân olmağa derler

“Tasavvuf, yetmiş iki milletin dilini bilmek, yâni herkesin hâlinden anlamaktır. Tasavvuf, akıl âlemine Süleyman olmaktır.”

Tasavvuf urvetü’l-vüskâ yükün can ile çekmektir

Tasavvuf mazhar-ı âyât-ı gufrân olmağa derler

“Tasavvuf, Hakk’ın insana yüklediği ilâhî emânet olan Kur’ân-ı Kerîm ve onun getirdiği mes’ûliyeti canla başla taşımaktır. Tasavvuf, ilâhî mağfireti müjdeleyen âyetlerin mazharı olmaya derler.”

Tasavvuf ism-i âzamla tasarruftur bütün kevne

Tasavvuf câmi-i ahkâm-ı Kur’ân olmağa derler

“Tasavvuf, bütün kâinâta «İsm-i a’zam»la tasarruf etmektir. Yine tasavvuf, Kur’ân hükümlerini gönülde cem etmek, yâni canlı bir Kur’ân olabilmektir.”

Tasavvuf her nazarda zât-ı Hakk’a nâzır olmaktır

Tasavvuf sûfîye her müşkil âsân olmağa derler

“Tasavvuf, her bakışta Cenâb-ı Hakk’a yönelmektir. Yine tasavvuf, sûfîye, bütün zorlukların kolaylaşmasıdır.”

Tasavvuf ilm-i Hakk’a sînesini mahzen etmektir

Tasavvuf sûfî bir katreyken ummân olmağa derler

“Tasavvuf, gönlünü Hakk’ın ilmine mekân etmek, yâni ledünnî ilme sahip olmaktır. Böylece tasavvuf, bir damla hükmünde iken sûfînin engin bir derya hâline gelmesidir.”

Tasavvuf külli yakmaktır vücûdun nâr-ı “lâ” ile

Tasavvuf nûr-i “illâ” ile insân olmağa derler

“Tasavvuf, Hakk’ın varlığı karşısında bütün mevcudâtın «lâ / yok» ateşiyle yanıp kül olmasıdır. Tasavvuf, “illâ” nûruyla, yâni temizlenmiş bir gönülle Allâh’ı tevhîd ederek insan-ı kâmil olmaktır.”

Tasavvuf «kul kefâ billâh» ile dâvet-dürür halkı

Tasavvuf «irciî» lafzıyla mestân olmağa derler

“Tasavvuf, «De ki: Allâh sana yeter!»

(er-Ra’d, 43) âyetiyle insanları Hak yoluna davet etmektir. Yine tasavvuf, «Rabbine dön!»

(el-Fecr, 28)

lafzının zevkiyle kendinden geçmektir.”

Tasavvuf günde bin kerre ölüp yine dirilmektir

Tasavvuf cümle âlem cismine can olmağa derler

“Tasavvuf, her gün ölmeden evvel ölmek sırrını binlerce kez yaşamak ve kalben diri kalmaktır. Bundan sonra tasavvuf, bütün âlemin cismine can olabilmek, yâni diğer gönülleri de ihyâ edebilmektir.”

Tasavvuf zât-ı insan zât-ı Hak’da fâni olmaktır

Tasavvuf kurb-ı «ev ednâ»da pinhân olmağa derler

“Tasavvuf, insanın kendi varlığını, Hakk’ın varlığında yok etmesidir. Böylece tasavvuf, mîrac vuslatında tecellî eden ve âyet-i kerîmede «iki yaydan daha yakın»

(en-Necm, 9) şeklinde ifâde buyurulan bir yakınlık içerisinde bile kendini gizleyebilmektir.”

Tasavvuf cânı cânâna verip âzâde olmaktır

Tasavvuf cân-ı cânân cân-ı cânân olmağa derler

“Tasavvuf, canı sevgiliye verip her türlü fânî esaretten kurtulmaktır. Bu bakımdan tasavvuf, sevgilinin canı, evet sevgilinin canı olabilmek, yâni onun tarafından da sevilmektir.”

Tasavvuf bende olmaktır hakîkat hak ey İbrahim

Tasavvuf şer‘-i Ahmed dilde burhân olmağa derler

“Ey İbrahim! Tasavvuf, aslında Allâh Teâlâ’ya kul-köle olmaktır. Bunun için tasavvuf, Hazret-i Ahmed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yolunu ve düstûrlarını gönülde bir delil (rehber) eylemektir.”





erzurumlu i.hakkı hz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...