6 Ocak 2014 Pazartesi

edep

EDEB Ya Hû…
Bahaeddin-i Şah-ı Nakşibendî (k.s.) buyurmuştur:
Men vasale illa bil edeb,Men sakate illa bi’t-terkil edeb (Kim Hakka ulaşmışsa ancak edeble ulaşmıştır. Kim de makamından düşmüşse, ancak edebi terk etmesindendir.)
Edep bir tâc imiş ol nûru Hüda dan.Giy ol tâcı Emin ol her belâdan.(Anonim)
Cüneyd-i Bağdâdî KS Hazretleri buyurmuşlardır ki:
“Edeb ikidir: Biri gizli, biri de âşikârdır. Gizli olana âdâbüs-sır derler ki, kalbin tahâreti ve temizliğidir. Bu, mânevî olanâdâbdır. Aşikâr olanı ise temizliğin zàhir olanıdır ki, bu da bütün a’zâları ma’siyyetten, küçük-büyük bütün günahlardan ve kusurlardan muhafaza etmektir.”
İnsanın edebi,zeheb(altın)inden daha hayırlıdır.(Anonim).
SAKIN TERK-İ EDEPTEN
Sakın terk-i edepten, kûy-i Mahbûb-i Hudâ’dır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı Mustafâ’dır bu.!..
Felekte mâh-ı nev Bâbu’s-selâm’ın sîne-çâkidir;
Bunun kandîli, cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu!
Habîb-i Kibriyâ’nın, hâbgâhıdır fazîlette;
Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.
Bu hâkin pertevinden oldu, deycûr-i adem zâil;
Amâdan açtı mevcûdât, çeşmin tûtiyâdır bu.
Murââd-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha;
Metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu.!
Nâbî
17. yüzyıl (IV. Mehmet dönemi) Osmanlı şairlerinden Urfalı Nâbi, bir grup devlet erkânıyla hacca gitmek üzere yola çıkar. Medine-i Münevvereye yaklaştıkları gece, Peygamber Efendimiz’in (sav) huzuruna varma aşkıyla uyku uyuyamayan Nâbi, bir devlet adamının, ayakları kıbleye karşı uyuma gafleti üzerine, o anın ilhamıyla bu kasideyi söyler ve yazıya geçirir. Medine-i Münevvere’ye girdiklerinde sabah ezanının okunma vaktidir ve minarelerden Türkçe bir kaside okunmaktadır. Nâbî, dehşetle, okunanın kendi şiiri olduğunu farkeder. Hemen müezzine koşar ve bu şiiri nereden öğrendiğini sorar. Müezzin şöyle cevap verir: Bu gece rüyamda Efendimiz (sav)’i gördüm, bana ‘Ümmetimden Nâbî adında bir şairin, benim hakkımda yazdığı bu kasideyi oku!’ dedi. Ben de aynen okudum. Nâbî sevincinden bayılıp, düşer…
Edep;ön şart ve ilk adımdır, başarıyla atıldığı zaman merdivenin basamakları daha sağlıklı çıkılır.Tekke ve dergahların duvarlarını süsleyen serlevhaların başında gelir, evlerimiz de bulunur.Edeb yâ Hû.Temeli Şanlı Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Hz.lerinin rahle-i tedrisin de yetişen eshab-ı suffa zamanın da atılmıştır.O güzel insanlar Efendimiz A.S.’mı dinlerken o kadar edebli idilerdi ki,başlarına kuşlar konardı da haberleri olmazdı.Hiç kimse Peygamberimizin yüzüne bakmaya cesaret edemezdi hayasından dolayı,seslerini ondan alçaltarak konuşurlardı,bedeni hareketleri de ha keza aynı idi.Hz.Ebu Bekir R.A. ve Hz.Ali R.A. yolu ile günümüze ulaşan tasavvufî akımlarda en evvel talibliye öğretilen edep olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...