30 Ocak 2012 Pazartesi

Şeytanın Tuzakları

Şeytanın Tuzakları



Yavuz Selim ŞÜPHESİZ insana verilen nimetlerin en büyüğü akıldır. Çünkü insan Yüce Yaratıcı'sını onunla tanır, peygamberlerin doğruluğunu onun sayesinde anlayabilir. Ne var ki insanın mutlu bir sona ulaşması için akıl tek başına yeterli değildir. Bu sebepledir ki insanı var eden Kudret yeryüzünde onu sadece aklıyla baş başa bırakmış, aklın eksikliklerini peygamberler göndererek, kitaplar indirerek tamamlamıştır. Güneşin açık ve sağlıklı bir göz için ışık kaynağı olması gibi ilahî kitapların da aklı selim için doğru ve yanılmaz bir bilgi kaynağı olmasına rağmen Hz. Adem'den itibaren insanoğlunu Yüce Rabbine karşı isyan etmeye çağıran Şeytan'ın davetleri, ondaki bu değerli kaynaktan faydalanmasına engel olabilen başlıca faktörlerden biridir.






ATEŞTEN yaratılan Şeytan' ın yaptığı davetler, ilk bakışta cazip, okşayıcı ve rahatlatıcı bir sıcaklık taşıdığı için insana hoş görünebilir. Fakat insan bu sıcaklığın gelecekte ızdırap verici bir azaba, yakıcı bir ateşe dönüşebileceğini düşünmeli, aklının sesine kulak vermeli ve şeytan kökenli fikirleri iyi tanımalıdır. Bunun yanında Şeytanın insanları nasıl aldattığını da iyi bilmelidir. Peygamberlerin yaptıkları açıklamalara şüpheler sokan, hastalıklara karşı getirdikleri ilaçlara zehirler katan ve gösterdikleri dosdoğru yolu çarpıtan Şeytan'ın, cemiyetin değişik kesimlerini nasıl aldattığını büyük bilginlerimizden Ebu'l-Ferec Abdurrahman b. el-Cezvî Telbîsu İblîs (Şeytanın aldatması) adlı eserinde şöyle anlatır:






Maddecileri "İlah denen bir varlık yoktur, kainat bir yaratıcı olmadan vardır. Şayet yaratıcı bir ilah olsaydı muhakkak ki duyularla idrak edilir, gözle görülürdü." diye telkin ederek inkara sürükler.






Filozofları akıllarına mağrur edip peygamberlerin getirdiği bilgilerden yüz çevirmelerini sağlayarak aldatır, böylece onları bütün varlık ve olayları, geçmişi ve geleceği akıllarıyla kuşatabileceklerine inandırır.






Putperestlerin ise akıllarını kullanmalarına engel olarak işitmeyen, görmeyen ve bir takım şekillere sokulmuş cansız varlıkların ilah olabileceklerini telkin eder, aciz bir varlığın ilah olamayacağını anlamalarına engel olur.






Müslümanların inancını bozmak için de iki hile kullanır: Atalarını ve geçmiş nesilleri kör bir şekilde taklid ettirmek. Esas itibariyle insanlar tarafından bilinebilmesi mümkün olmayan -Allah'ın zat ve sıfatlarının mahiyeti gibi- konulara daldırıp fesad çıkarmak. Bu sayede Şeytan aklın fonksiyonunu iptal eden taklidi benimseyenleri -geçmiş milletlerde olduğu gibi- helake sürükler, ikinci hilesiyle de itikadi şüpheler doğurur ve müslümanları hem itikadî bir takım buhranlara sürükler hem de itikadî ve siyasî birliği bozar. İslamda itikadî ve siyasî mezhep ve fırkaların ortaya çıkışı bu şekilde olmuştur.






Hadis ilmiyle ilgilenenleri hadislerin sahihi ile zayıfını dikkate almadan hepsini doğru kabul etmeye razı ederek aldatır.






FIKIHLA uğraşanları, ayetlerin manasını anlamadan bunlardan hükümler çıkarmaya, sahih olmayan hadislere dayanarak hüküm vermeye ve kendi görüşünün doğruluğunu cedel yoluyla muarızlarına kabul ettirme gayretine sevk etmek suretiyle mağlup eder.






Vaizleri, tefsir, hadis, fıkıh ve akaîd gibi temel dînî ilimlerden uzaklaştırıp hikaye, masal ve bidatlere yönelterek ifsad eder.






İDARECİLERİ saltanat ve mevkilerine mağrur edip "cemiyetin birliği ve menfaati" mazeretine tutundurarak Allah'ın koyduğu sınırları aşmaya sevk etmekle saptırır.






İbadet yapanları zahid ve sofileri, ilimden, dünya işlerinden ve cemiyetten uzaklaştırıp uzlete, atalet ve ilgisizliğe terk etmekle kandırır.






BÜTÜN bu tuzakları kurarken kıyamet gününde kendisinden şikayetçi olanlara "Ben sizi davet ettim, siz de kabul ettiniz, beni kötülemeyin, kendinizi kötüleyin" diyerek cevap verecek olan Şeytan'ın hilelerinden korunmak için, kendilerine sımsıkı sarıldıkça sapmayacağımız konusunda sevgili Peygamberimizin garantisi bulunan Kur'an-ı Kerîm'e ve Sünnet-i Rasûl'e Rasûlullah'ın istediği anlamda sarılalım.






Dr. Yusuf Şevki Yavuz






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...