25 Ağustos 2010 Çarşamba

SUSMAK



Gale Rasulullah


Selamet ül-insan fi hıfz il-lisan=İnsanın selameti dilini tutmasıdır Nede çok konuşuyoruz oysa.. vakitli vaktisiz.. işe yarar yaramaz.. kırar döker mi diye düşünmeden.. ham olmamış demeden.. herşeyin birvakti var dı öyleya.. Ukbe İbn-i Amir r.aYa Rasulallah kurtuluş nerede diye sorusu üzerine... Üç şeye sahip olmasını söylüyor ..ve diline sahip olmaya vurgu yapıyor... Ve taahhütte bulunuyor Bu mevzuda bana söz verene ben cennete gireceğini söz veririm diyor Bir zamanlar İrandaki bilginler ve şairlerin oluşturduğu “suskunlar meclisi” adın da bir topluluk vardır.. halleri ve hikayeleri nede güzel anlatır bu hali.. Bu meclisin üye sayısı otuz kişiydi ve bu sayıyı sabit tutmaya daima itina gösterirlerdi… Tahmin edebileceğiniz gibi üyeliğin ilk şartı çok düşünmek ve çok az konuşmaktı... Meşhur şair ve bilgin Molla CAMİ bu meclistekilere çok özeniyordu... Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldüğünü duyunca.. onun yerine aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke gelir.. kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden ismini bir kağıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar meclisine gönderir… Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzülürler.. zira Molla Cami oraya layık biri olmakla birlikte ölen üyenin yerine başka birini almışlar ve kontenjanı doldurmuşlardır.. Bu durumda o meclisin başkanı bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra Molla Camiye gönderir... Zeki bilgin durumu kavramıştır yani bir damla daha olsa bardak taşacaktır. .. Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gül dalından küçük bir yaprak koparıp suyun üstüne koyuverdi Bardak taşmamıştı... Bunu içeri gönderdi... Meclistekiler bu kibar cevabın manasını anlamışlardı.. su dolu da olsa taşmadan bir gül yaprağını taşıyabiliyorsa o meclis de böyle bir zatı neden barındırmasın... Zarif insanların hali başka.. Üyeler bu değerli bilgini de aralarına almaya karar verir... Başkan listeye Molla Caminin adını ekler ve otuz sayısının sonuna bir sıfır koyarak 300 yazar.. bununla Molla Cami sayesinde meclisin değerinin on misli arttığını belirtiyordu... Listenin son şekli Molla Camiyegelince meseleyi anla ama sayının kendisinden dolayı arttırılmış olmasından rahatsız olur… Sağdaki bir sıfırı silerek otuz sayısının soluna koyar yani 030 yazar... Mütevazı Molla cami böylece kendisini solda sıfır sayıyor bardağı taşırmadığı gibi o meclisin yapısını da etkilemeyeceğini söylemek istiyordu... Diğer üyeler bunu görünce saygı ve hayranlıkları bir kat daha artmış olarak suskunlar meclisinin yeni üyesini selamladılar... kaldımıki böyle meclisler demesek keşke.. günümüzdeki meclisler böylesi meclislere inkılap etse.. Ya hak konuşan yahutta susabilen.. her önüne geleni sel gibi alıp götürmeyen.. söylerken güzeli sözü süzüp söyleyen en incelerini dil çemberinden geçiren.. ve hatta evvel kendisine söyleyen.. Mevlana hazretlerinin buyurduğu gibi.. "“Fazla sözü sat da can, mevki ve bağışlamayı satınal.. Bu suretle de Hak seni övsün rütbene gök bile haset etsin" öyle ya dil ya hayır konuşacak ve hakikate tercüman olacak veya dinimizce yasaklanmış şeylere alet olacak ve günaha girecek ya da susacaktır.. Birçok sahabeyi Efendimiz dilin afetleri hususunda ikazda buyurur... Hazreti Muaz“Ya Rasulüllah biz konuştuğumuz şeylerden de muaheze edilecek miyiz” diye sorunca Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve selem) “insanları yüzüstü cehenneme götürecek olan dillerinin ortaya koyduğu semereden başka nedir ki” buyurur ve sözlerin en güzeli..Bismillahirrrahmanirrahim..“İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.”Yunus suresi “Gün gelecek dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları bütün kötülükleri tek tek bildirerek aleyhlerinde şahitlik edecektir.” Nur suresi Ebu Hureyre r.aşöyle buyurmuş.. “İnsan öyle bir laf eder ki o laf sebebiyle cehennemin en uzak köşesine atılır.”.. ve Münafıkların özellikleri sayılırken.. “Müminin dili kalbinin gerisindedir... Bir şey konuşmak istediğinde önce onu kalbiyle iyice düşünür sonra onu diliyle ifade eder... Münafığın dili ise kalbinin önündedir. Bir şey konuşmak istediğinde onu hiç düşünmez. Kime nasıl neyi söylediğine bakmaz ve hemen onu diliyle ifade eder.” Enes bin malik “İnsanın kalbi istikameti yakalamadan imanı müstakim olamaz dili istikamet içinde olmadan da kalbin istikametinden bahsedilemez.” buyurulur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...

Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...