19 Ağustos 2010 Perşembe
GÜL
Edebiyatta bir kıssa vardır. Derler ki, eskiden gül bembeyazmış. Bembeyazmış ama güle bülbül çok asık, çevresinde dönüp dolanıyormuş. Bizim Allah'ın ya da Allah sevgililerinin çevresinde dolaştığımız gibi. Gül de naz ehli olduğundan yüz vermiyormuş. Bülbül aşkını anlatmak için yanasmış yanaşmış, sonunda diken yani hadiselerin dikeni o minicik kalbine girmiş ve onun nefsinin kanı gülün dibine akmış, dibine akınca gül ondan sonra kırmızı olmuş ve Peygamber'in manasını vermiş. İşte nefsimizin kanını Allah'ın manası gülünün dibine akıtmazsak, yani Peygamber'in manası önünde nefsimizi feda etmezsek o zaman onla bütünleşemeyiz ve onun rengini aksettiremeyiz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cok guzel bir yazi
YanıtlaSil