Bir gün saray çalışanlarından biri, büyük bir suç işler ve sultanın huzuruna çıkarılır. Sultan kendisini bir şartla affedeceğini söyler. Ve ekler 'Bana öyle birşey bul ki, aynı şey hem dertlileri dertsiz kılsın hem de dertsizleri dertli kılsın' Affedileceğini duyan adam sevinçle yollara düşer. Bilgelere sorar, kitaplarda arar, bir türlü bulamaz. Bir gün birilerine sorarken, meczub bir derviş duyar bunu ve 'Bu da geçer yahu' diye bağırır adama, 'git sultana bunu söyle, istediği cevap budur' der. Adam hemen saraya çıkar ve sultana 'bu da geçer ya hu' deyip canını kurtarır.
Bazen öyle boğuluruz ki hüzne daha kötüsünü düşünemeyiz bile, bazen öyle seviniriz ki, hani şu zafer sarhoşluğu dedikleri şey, sanırız ki hep böyle gidecek. Oysa kainatta her şey zıttıyla beraber yaratılmıştır. Bilinen en küçük parçadan tutun da uzayın derinliklerine kadar. İnsanın duyguları da böyle. Her şey zıttıyla var. Bazen biri çıkar öne bazen diğeri...
Mutluluk...
Mutluyum derken gerçekten ne kadar da mutluyuzdur? Yada yaşanılan gerçek bir mutluluk halimidir. Eğer gerçekse neden yok olup olup tekrar dirilir.
Acaba mutluluğu değil de hakikati mi aramak gerekir. Yoksa gerçek mutluluk hakikatin içindemi gizlidir.? Hani şu 'Kahrın da hoş lütfun da hoş' anlayışı. Burda sözü edilen mutluluk nasıl bir mutluluk?
'Bu da Geçer Yahu
"Bu da geçer ya hu!"
YanıtlaSilteşekkürler,emeğinize sağlık..selamlar...
Mutluluk hakikatin içindemi çizlidir,gerçekten hakikatleri bilsek mutlu olabilirmiyiz ki...
YanıtlaSilAslında mutluluk bizim içimizde değil mi ama biz çıkarmak için bir çaba harcamıyoruz öyle değil mi?
Sahip olduğumuz herşey ancak "gönlümüz" kadardır.
YanıtlaSilderim ben.