Şeytan'ın doktrini: İnsanlar Dindar Olsunlar; Ama Ahlaklı Olmasınlar
Oktan Keleş'in Melekler Ağlarken kitabında ilgili bölüm şu şekilde:
Bu sırada Firavun söze atıldı:
- Kötülüğü Müslümanlara işletmekte zorlanıyoruz. Diğer insanlık gibi bu konuda kolay lokma olmuyorlar ve dindarlığa her geçen gün daha da yaklaşıyorlar. Yani biz kötülüğü arttırdıkça Müslümanlar dindarlığa yöneliyorlar. Bu planımız hep aksıyor ve ters tepiyor. Bunun için yeni bir metot önermenizi bekliyorum.
Şeytan o anda kızgınlıkla:
- Dindar olsunlar; ama ahlaklı olmasınlar dedi.
Böyle bir dindarlığın bana zararı olmaz. Tam tersi planlarıma yararı bile olur. Kötülüğe gelince ben Müslümanları iyi tanırım. Kötülükte bunlar nazlanır. Pek yanaşmazlar.
Onun için kötülüğü eğlenceli hâle getirin.
Firavun yanındaki Şeytanîlere döndü ve not alan Şeytanîye:
- Bu çok güzel bir fikir. Medyanın başındaki adamımıza söyleyin bu ibareyi bir doktrin hâlinde ilk önce:
- Buna bağlı planlar hazırlasınlar.
- Müslüman ülkelerinde bu planları uygulasınlar.
- Kötülüğü hoş, eğlenceli ve sıradanmış gibi gösteren; insana öyle algılatan programlar, diziler, filmler yapsınlar.
- Toplumun kınayacağı herhangi bir kötülük meydana geldiğinde de adamlarımızca kullanılan kişileri hoş gösterecek ve onları kınanmaktan kurtaracak bir kamuoyu oluştursunlar.
- Tanınmış sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, bilim adamları ve diğerleri kınanacak olan bu kötülüğü sıradanmış gibi Müslüman halka telkin etsinler.
- Bunları uygularken de çağ dışı, medeniyet, özgürlük kavramlarını kullansınlar.
- Bu duruma karşı çıkan âlimleri, kitleleri küçük düşürecek ve onların önünü kesecek yorumlar yapsınlar.
- Bunlara komplolar kursunlar.
- Aynı şeyi ahlak konusunda da düzenleyip ortaya koysunlar.
- Ahlaksızlığı sıradan, olası, hoş, sevimli bir hâle getirip beyinlere bu şekilde algılatsınlar.
Söylediklerim kralımızın doktrinidir.
Firavun'un bu önerilerinden sonra İblis devam etti:
- Özellikle Müslüman toplumlarda içi boşaltılmış ve tefekkürden, ahlaktan, mânâdan uzaklaştırılmış dindarlık akımını yayın.
Firavun tekrar katibine dönerek:
- Bunu zaten başardık sayılır dedi. Böyle bir akımı neredeyse yerleştirdik halk arasına.Samimiyetsiz Dindarlık: Camilerde, hacda bir araya gelen Müslümanlar hep içi boşaltılmış durumda. Aralarında hiç muhabbet yok. İşte bu olayı şimdi had safhaya çıkartın!
Bütün bu söylenilenlerle her şeyi daha iyi anlamaya başlamıştım. Birçok Allah dostu şöyle diyordu:
"Cami sadece namaz kılınan bir yer değildir."
Kaynak www.onaltiyildiz.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar, Dış yüzüne o sızar,içinde ne var ise...
Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler...